İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, İspanya devlet radyosu RNE’ye konuştu.
Kızıldeniz’deki misyona İspanya’nın gemi veya askeri malzeme göndermeden, sadece subay katılımı sağlamasına ilişkin ABD’nin getirdiği iddia edilen öneriyle ilgili soruya cevap verdi.
ABD’nin Kızıldeniz misyonuna bir şekilde katılım sağlaması için İspanya’ya teklifte bulunduğunu doğrulayan ancak içeriğiyle ilgili detay vermeyen Sanchez, gelen öneri üzerinde çalıştıklarını aktardı.
“Karşı çıkmayacağız ama nasıl bir katılım olacak göreceğiz.” diyen Sanchez, İspanya’nın mevcut durumda Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB) ve NATO’daki farklı misyonlarda 3 binden fazla askeriyle katılım sağladığını, Kızıldeniz’deki durumun ise bunlardan farklı olduğunu söyledi.
Sanchez, İspanya’nın kendi kararlarını aldığını ve hiçbir ülkenin İspanya’ya nereye müdahale edileceğini söyleyemeyeceğini vurguladı.
Sanchez, Savunma Bakanı Margarita Robles’in geçen hafta yaptığı, İspanya’nın Kızıldeniz’deki misyona katılmayacağıyla ilgili açıklamaları hakkında ise herhangi bir yorumda bulunmaktan kaçındı.
Robles, “İspanya barışa sıkı sıkıya bağlı bir ülkedir ve misyonlara katılma kararlarını buna göre değerlendirir. Açık bir şekilde dünyada barışı savunuyoruz. Kızıldeniz’dekine katılmayacağımızı da baştan beri söyledik.” demişti.
KIZILDENİZ’DE YAŞANANLAR
Son dönemlerde Yemen’deki Husilerin, İsrail’in Gazze’ye saldırılarına karşılık ticari gemilere yönelik eylemlerinin ardından çok sayıda gemicilik şirketi, Kızıldeniz’deki seferlerini durdurma kararı almıştı.
Pentagon, 6 Aralık 2023’te Yemen’deki Husi güçlerinin Kızıldeniz’deki ticari gemilere yönelik saldırılarına karşı uluslararası “Deniz Görev Gücü” kurulması için görüşmeler yaptıklarını bildirmiş, 18 Aralık’ta da “Refah Muhafızı Operasyonu” adında çok uluslu misyon oluşturulduğunu duyurmuştu.
Husilerin saldırıları, Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlayarak Avrupa ile Asya arasındaki en kısa rotayı sunan ve küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’sinin yapıldığı Süveyş Kanalı’ndan geçişleri tehlikeye atarken Kızıldeniz’de ticari gemilerin uğradığı saldırılar ve şirketlerin pes peşe aldığı kararlar, küresel ekonomide yeni bir “tedarik zinciri krizi”nin başlayacağına ilişkin endişeleri artırmıştı.