Gazze’ye “insani yardım” konvoylarını engelleyen grupların Tzav9 hareketi öncüsü ve koordinatörü.
Anlamı “9 emir…”
İsrail Silahlı Kuvvetlerinin 7 Ekim Hamas saldırısı üzerine ilan ettiği “Tzav8” acil seferberliğine referanstır. Ağırlıklı olarak “Siyonizm partisi” milletvekilleri, Hamas’ın elindeki 136 rehine ve çatışmalarda öldürülen askerlerin aileleri, yedek askerler, Gazze ve Lübnan sınırlarından tahliye edilenlerden oluşuyor.
“İnsani yardımların aslında Hamas’a gittiğine” inanıyorlar. Çoğu derin travma geçirmekte.
Örneğin…
Gruptan Yehuda Din’in babası Lucy ve kızları Maia, Rina 7 Ekim terör saldırısında Hamaslılar tarafından öldürülmüş.
Böyle başka örnekler de çok.
Onlara göre “savaş sırasında düşmana yardım etmek ahlaki ve etik bir leke…”
Sayıları çoğalıyor.
Bütünleşiyorlar.
Sağcı yerleşimcilerle, Tel Aviv’in solcuları bile omuz omuza geliyor.
Tzav9 grubu Gazze şeridine giren yardımı engelleme eyleminde.
ÇOĞUNLUK YARDIMLARA KARŞI
İbrani Üniversite-si’nden Nir’in geçen Pazar yaptığı ankete göre İsrailli Yahudilerin yüzde 69’u “Gazze’ye sağlık, gıda ve yakıt yardımına karşı…”
İsrail Demokrasi Enstitüsü’nün Salı günü yayınlanan
anketinde de bu oran yüzde 68… Oysa…
Nir, 7 Ekim terör saldırısından önce İsrailli Yahudilerin sadece üçte birinin Filistinlilere insani yardım yapılmasına karşı olduğunu saptamıştı.
Bu nedenle Tzav9 halkın -neredeyse- çoğunluğundan destek almakta.
Bu da hükümeti ve güvenlik güçlerini etkilemekte.
Tzav9’un yardım konvoylarını durdurması karşısında İsrail polisi ve askeri -göstermelik tutuklamalar dışında- işi
biraz hafiften alıyor gibiler.
HAMAS, HAMAS’I İSTİYOR
Grup adına konuşan protestoların başlangıcındaki lideri I. Green şu yorumu yapıyor:
“Savaşı mümkün olduğunca çabuk kazanmamız gerekiyor ve buna sadece İsrailliler için değil Filistinliler için de ihtiyacımız var.
Kimse Hamas’ı istemiyor.
Yalnızca Hamas, Hamas’ı istiyor…”
Savaşı çabuk bitirmek ve Hamas’ın Refah’taki son 3-4 taburunu yok etmek için de “aslında Hamas’a gittiğine inandıkları insani yardımların Gazze’ye girmesinin önlenmesi gerektiği” görüşündeler.
İsrail askeri istihbaratı Şin Bet Başkanı Ronen Bar “Gazze’ye giren insani yardımın yüzde 60-70’nin Hamas’a gittiğini” iddia etti.
Gene anketlere göre “İsrail halkının çoğunluğu Hamas’ın bitirilmesini” istiyor.
Bunun da “rehinelerin süratle tünellerden alınarak, İsrail’e getirilmeleri” operasyonuyla “eş zamanlı olmasını” öneriyorlar.
Sloganları “Hamas’a karşı savaşın kazanılması için ulusun birlik olması…”
Geçmişe gönderme yapıyorlar.
“İsrail’in en büyük hikayesi nasıl birleştiğimizdir.
Birleşirsek gene kazanacağız.”
Tzav9 protestocuları Ocak ortasından bu yana en az 20 engelleme eylemi düzenledi.
Bir çok engelleme eyleminin ise bileşenlerinden biriydi.
En son engelleme eylemini Mısır’ın Sina coğrafyasından İsrail’e girilen dikenli tellerden, beton bariyerlerden, labirentlerden oluşan Nitzana geçiş noktasında gerçekleştirdi.
Grubun öncüsü Reut Ben Chaim 8 çocuğundan en küçüğünü kucağına
alarak megafondan şöyle seslendi:
“Sizi alkışlamak istiyorum arkadaşlar. Hamas’a giden malzemeyi kesiyorsunuz. Bu harika bir şey…”
Knesset, İsrail devletinin yasama organıdır, İbranice “meclis” anlamına gelir.
MECLİS’İ KUŞATIRIZ
Öte yandan “savaşın uzayarak Hamas’ı yok etme aşamasına ulaşamaması ve rehinelerin kurtarılmasının hala mümkün olmaması” ihtimali halkı öfkelendiriyor.
Ve…
Havada ciddi tehditler uçuşmaya başladı.
Örneğin…
“ ■ 1 milyon İsrailli, İsrail Yasama Meclisi Knesset’i kuşatırız. Kimse içeri giremeyecek, kimse çıkamayacak.
■ Sadece helikopterlerle zorunlu ulaşım olabilir.
■ Sokaklarda kalacağız, evlerimize dönmeyeceğiz.
■ Eylemlere ihtiyacımız var.
■ Ateşler yakmak, yürüyüşler, protesto gösterileri.
■ Polise zarar vermeyecek her şey.”
Burada bir saplama yapayım. “Knesset’i 1 milyon kişiyle kuşatacağız ama polise zarar verecek hiçbir şey yapılmayacak” söylemi önemli.
Amerika, İngiltere ve diğer batı demokrasilerinde de protestocuların kendilerine çizdikleri “kırmızı çizgi” polis
ve diğer güvenlik güçleriyle çatışmamak, karşıt görüşte olanlarla diyaloglarında
nazik, saygılı davranmak …
Bu “kırmızı çizginin” ötesine taşanlar oluyor ama yüzlerce üniversitedeki protesto kamplarında asıl ve geçerli olan bu kırmızı çizgi.
Sokak hareketleriyle, üniversite kampüsleri arasında “şiddet” turnusol kağıdı gibi.
TÜRKİYE’NİN TAVRI
New York Times, Türkiye’nin “kalıcı ateşkes sağlanana kadar İsrail ile ticarete devam etmeyeceği” açıklamasını yorumladı:
İsrail’e bu en son uluslararası yaptırımdır.
Ve bölgedeki savaşı sona erdirmek için artan küresel baskının altını çizmektedir. İsrail Dışişleri Bakanı I. Katz Türkiye’ye
tepki göstermişti.
Türkiye’nin İsrail’le büyük bir ticaret fazlası var.
Yaklaşık 4 milyar dolar…
ABD, İngiltere ve Almanya gibi yakın dostlar, İsrail’i hala güçlü bir şekilde desteklemeyi sürdürürken “insani yardım” konvoylarının engellenmesi ve yetersiz kalması küresel tepkilere neden oluyor.
İsrail’in “izolasyonu” artıyor. Bolivya, Belize ardından Kolombiya orta ve güney Amerika’da İsrail’le bağları koparan son ülke oldu.
Şili ve Honduras büyükelçileri zaten geri çağırmıştı.
Ürdün ve Bahreyn gibi Arap ülkeleri de büyükelçilerini çekti. İspanya ve İrlanda, Filistin devletinin tanınması için ciddi adımlar atıyor.
Ve bu tavır koyuşlar yaygınlaşmakta.
“İsrail’in sonuç almak için önündeki zaman hızla daralıyor.”
Zaten bundan önceki hiçbir savaşında böylesine uzun bir süreye sahip olamamıştı. Süratle bitirmek ve sonuç almak zorundaydı.